Blog

 Ana Sayfa / Blog / Blog

21. Yüzyılda Ders Kaynakları

Klasik eğitimle gelen bir gelenek doğrultusunda merkezi bir yapıya bağlı olan okullar, merkezin kurallarına ve standartlarına uymak zorunda kalıyor. 21. Yüzyıl Eğitiminde ise okulların, temel ilkelerin belirlendiği çerçeve standartlar, ihtiyaçlar ve dinamikler doğrultusunda kendi programlarını geliştirmesi ve uygulaması bekleniyor. Böylelikle, teknolojinin de etkisiyle katlanarak gelişen ve hızla küreselleşen dünyaya uyum sağlamak için okulların hareket alanları genişlemiş oluyor.


Merkezi sistemlerde yetkiler tek bir birimde toplanır; öğretim programları ve ders kitapları tek bir merkez tarafından geliştirilir. Öğretim programlarının yönü, merkezi temsil eden siyasi irade ve toplumsal tercihler doğrultusunda yönlendirilir. Hükumetlerin eğitim alanında merkezi iradeyi temsil etme konusundaki ısrarı 21. yüzyılda, yerini alternatif modellere bırakıyor. Yerel yönetimlerin daha etkin olduğu, velilerin beklentilerine önem verildiği ve bilimsel gelişmeler ile şekillenen yeni eğitim sistemleri okullara da özerklik tanımaya başlıyor. 21. yüzyılın ihtiyaçları doğrultusunda eğitim sistemleri değişirken eğitim kaynakları da aynı şekilde değişime uğruyor ve teknolojinin sunduğu imkanlarla eğitimde çok daha etkin bir rol üstleniyor.


“7 renk, 10 rakam ve 7 nota vardır. Önemli olan bunlarla ne yaptığınızdır.”

RUTH ROSS


Edgar Dale’in öğrenme piramidi öğrenmenin ne kadar çok duyuya hitap ederse, o kadar güçlü olduğu ilkesine dayanır. Kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi için mümkün olduğu kadar çok duyuya hitap etmesi ve öğrencinin aktif katılım göstermesi gerekir. Sadece basılı ders kitaplarıyla ya da ders kitaplarını tabletlere yükleyerek eğitimde değişim gerçekleştirmek mümkün gözükmüyor. 21. Yüzyıl Eğitiminde ders kaynakları zenginleşirken farklı duyu organlarına hitap edebiliyor ve etkileşim özelliğiyle öğretmenden öğrenciye olan tek taraflı öğrenme döngüsünü çok yönlü hale getiriyor.


Ders kaynaklarının zenginleşmediği, çoklu medya unsurlarıyla desteklenmediği ve etkileşimin olmadığı bir ortamda 21.Yüzyıl Eğitiminin varlığından da söz etmek mümkün değildir. Bu kadar çok unsuru bir araya getirmek ve her bir ders için ilişkilendirerek öğrencilere sunmak, bu alanda akıllı yönetim sistemlerini kullanmayı gerektiriyor. Aksi takdirde zenginleştiği söylenen kaynaklar öğrenciler için sadece yük oluyor. 


21. Yüzyıl Eğitiminde okulların da inisiyatif sahibi olabilmesi için sadece ders kaynaklarını belirlemesi yeterli olmuyor. Çünkü, dağıtım kanallarında yer alan ders kaynakları kitleler için asgari standartlar gözetilerek tasarlanırken her okulun, sınıfın ya da öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalır. Bu noktada öğretmenlerin okulun, sınıfın ve öğrencilerin ihtiyaçlarını gözeterek oluşturduğu öğretim kaynakları hayati bir önem kazanıyor. 21. Yüzyıl Eğitiminde, öğrencilerin bireysel öğrenme ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için, ders kaynaklarının en az yarısının okuldaki öğretmenler tarafından geliştirilmesi ve uygulanması gerekiyor.


“Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.”

SOKRATES


Adres Bilgileri