Kurucu Temsilcisi - Kağan KALINYAZGAN

Değerli Öğretmenlerimiz, Velilerimiz ve Ata’mızın izinden yürüyen Sevgili Öğrenciler,


Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 83. yıl dönümünde sevgi, saygı ve özlemle anmak için bugün bir araya gelmiş bulunuyoruz.


Ata’mız aramızdan ayrılalı neredeyse bir asır geçti ancak halen yokluğunu derin bir hüzünle hissederek anıyoruz. Bunca yıla rağmen, onu bir türlü aklımızdan çıkaramıyoruz. Öyle ki, günlük yaşamda kullandığımız her araçta onun ideallerini gururla taşımaktan ve onu hatırlamaktan büyük bir onur duyuyoruz. Örneğin: 


Her sene farklı bir marka ve desende tişört moda olurken yıllardır nedense en çok giyilen tişört Atatürk baskılı tasarıma sahiptir.

Bir alışveriş sitesinde arama yapın en fazla satan dekorasyon ürünlerinin Atatürk temalı olduğunu görürsünüz.

Yıllardır, Ata Koleksiyon başlığı altında kolye, anahtarlık, kupa, saat gibi birçok aksesuar bulunuyor. 

Atatürk takvimi, ajandası, kalem seti, flaması ve diğer kırtasiye ürünleri neredeyse sektörü ayakta tutuyor. 

En fazla satılan takı çeşidi Atatürk motifleri içeriyor.

Hiçbir bariyeri ya da otoyol gişesini açmamasına rağmen arabaların camları Atatürk çıkartmalarıyla dolu.

Atatürk balonları, bayrakları, flamaları çevremizi sarıyor.

Korona salgını ile koruyucu maskeyle tanıştık. Çok geçmeden Mustafa Kemal imzalı maskeler etrafı sardı.

Atatürk silueti ya da imzasını taşıyan dövmeler bedenleri süslemeye başladı.


Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün ancak içlerinde en anlamlı olanının Atatürk dövmesi olduğunu düşünüyorum. Zira imzası dövme olarak, insanların bedenine işlenmiş olan başka bir dünya lideri bulunmuyor. Bununla ilgili sizlerle çok özel bir anımı paylaşmak istiyorum.


Yıllar önce gazetede bir haber okumuştum. İzmir Alsancak’ta bir genç dövmeciye girer ve koluna yaptırdığı Mustafa Kemal imzalı dövmeyi gösterir. Bir bankada çalıştığını ve atılmaktan korktuğu için dövmeyi sildirmek istediğini söyler. Dövmeci hiddetlenir, ayağa kalkar. “Bu gördüğün eller Atatürk’ü çizer ancak hiçbir zaman onu silmez” diyerek genci dükkândan kovar. Daha sonra bu yürekli dövmeci cama bir ilan asar. Atatürk dövmesini artık bedavaya yapmaya başlamıştır.


Haberi okuduğumda kalbime ok gibi saplanmıştı. O kahraman dövme sanatçısını düşünerek İzmir’de olmayı ve parasını ödeyerek Atatürk imzalı dövmeyi onun elinden koluma yaptırmak istemiştim. Dövme takı ya da eşya gibi değil. 7 gün 24 saat ve üstelik yaşamınızın her döneminde onu taşıyacaksınız. Baktım yolum İzmir’e düşmüyor; çok geçmeden Ankara’daki bir dövme sanatçısından rica ederek koluma ay yıldız ve Atatürk imzalı bir dövme yaptırdım. Sürekli gözümün önünde olmasını istediğim için dövmeyi bileğime yakın bir yere çizdirmiştim.


Sonrasında anladım ki o dövmeyi yaptırmak kolaymış ancak insanın bedeninde böylesine anlamlı bir imzayı taşıması büyük bir sorumluluk gerektiriyormuş. Aksi taktirde o korkak bankacı gibi gidip sildirmek gerekmez mi? Dövmeyi yaptırdıktan sonra özellikle düşünceli olduğum zamanlarda gözüm bu dövmeye takılıyordu. Önemli kararların arifesinde kolumdaki dövmeye bakıp “Atatürk olsaydı bu durumda ne yapardı?” demeye başlamıştım. Çoğu zaman bu şekilde aldığım kararlar beni zor olan tercihlere yönelttiği için birçok bedeli beraberinde getiriyordu. Ancak bu uğurda ödediğim bedeller, doğru olanı yapmanın verdiği huzur ve onur karşısında anlamsız kalıyordu. Düşünebiliyor musunuz, ufacık bir dövme sayesinde, Ata’mızın ilke ve değerlerini yaşamımdaki karar süreçlerinde hızla pratiğe dönüştürmeye başlamıştım. Yıllar geçti ve bu şekilde onun düşünceleri kolumda bir dövme olmakla kalmadı; hayatıma yön veren bir ışık oldu. Metinlerde sıkça yer alan “Atatürk’ün ışığında” sözü benim için söz değil, gerçeğin ta kendisi oldu.


Hikâyenin başına dönecek olursak kolundaki Atatürk dövmesini sildirmeye kalkan bir korkağın benim gibi binlerce kişiye ilham kaynağı olabileceğini düşünebilir miydiniz? İşte bir asır sonra dahi Ata’mızın bir kıvılcım, Onun izinden yürüyenlerin de birer alev olduğunu bunun kadar iyi anlatan bir örnek olabilir mi?


Elbette Ata’mızı bileğimize çizdireceğiz. Bununla kalmayacağız çevremizde mümkün olduğunca onun hatırasına yer vereceğiz. Kıyafetlerimizde, takılarımızda ve kullandığımız aksesuarlarda Atamız olacak. Üstelik bütün bunları onun ilke ve değerlerini yaşamımıza yansıtarak ve Ona yakışır bir şekilde taşıyacağız. YÜCE Okullarının duvarlarında, kapılarında ve hatta tavanlarında bile ona ve hatıralarına yer vereceğiz. Bu ülkenin egemenliğini bir asır önce kimler kaybetmiş? Korkak padişahlar ve yandaşları. Kimler kazanmış? Atamızın kıvılcımıyla yanan kahraman Türk halkı. Bu yüzden de mümkün olan her ders ve her etkinliği Ata’mızın ilke ve değerleriyle ilişkilendirerek bu kıvılcımı öğrencilerimizin kalbinde yaşatmaya devam edeceğiz.


Ruhun şad olsun sevgili Atam! Sen rahat uyu. Seni asla unutmuyor ve emanetine var gücümüzle sahip çıkıyoruz. Senin kıvılcımınla yanan Yücelen gençlerimizin içindeki ateş seni ve eserlerini yaşatmaya devam ediyor. Ebediyete intikal edişinin 83. yıl dönümünde seni büyük bir özlem, şükran ve minnetle anıyoruz.


Saygılarımla,

Kağan Kalınyazgan


Adres Bilgileri